Перевод: с русского на все языки

со всех языков на русский

zevk vermek

  • 1 доставлять удовольствие

    zevk vermek

    Русско-турецкий словарь > доставлять удовольствие

  • 2 удовольствие

    zevk
    * * *
    с
    1) zevk, tat (-), lezzet, keyif (- yfi), haz (- zzı)

    испы́тывать удово́льствие от чего-л. — bir şeyden / bir şey yapmaktan zevk / haz duymak

    получа́ть удово́льствие от чего-л. — bir şeyden / bir şey yapmaktan zevk almak

    доставля́ть удово́льствие кому-л.zevk vermek

    мы не наме́рены доставля́ть ему́ тако́е удово́льствие — ирон. ona bu keyfi vermek niyetinde değiliz

    э́то не даёт никако́го удово́льствия — bunun hiç tadı / zevki olmuyor

    он ло́вит ры́бу ра́ди удово́льствия — zevk için balık tutar

    с удово́льствием — memnuniyetle, zevkle, seve seve, başımla beraber

    он рабо́тал с удово́льствием — (işinden) zevk alarak çalışıyordu

    он рабо́тал без (вся́кого) удово́льствия — zevk alarak çalışmıyordu

    2) ( развлечение) eğlence

    Русско-турецкий словарь > удовольствие

  • 3 доставлять

    ulaştırmak,
    teslim etmek,
    dağıtmak
    * * *
    несов.; сов. - доста́вить
    1) ulaştırmak; teslim etmek; dağıtmak

    доставля́ть пи́сьма и газе́ты — mektup ve gazete dağıtmak

    он доста́вил вам письмо́? — mektubu size teslim etti mi?

    доставля́ть гру́зы морски́м путём — yükleri deniz yoluyla ulaştırmak

    тебя́ доста́вят туда́ на маши́не — seni oraya arabayla götürecekler

    доставля́ть ра́дость и весе́лье — sevinç ve neşe vermek

    доставля́ть огорче́ние — üzüntü vermek

    доставля́ть беспоко́йство кому-л.birini tedirgin etmek

    фильм доста́вил нам большо́е удово́льствие — film bize büyük bir zevk verdi

    Русско-турецкий словарь > доставлять

  • 4 без

    -siz,
    -sız; -madan,
    -meden; - meksizin; yokken; kala (saat için)
    * * *
    1) ...siz;...madan,...maksızın

    без де́нег — parasız

    без спе́шки — acele etmeden / edilmeksizin

    без тебя́ он ничто́! — sensiz bir hiçtir o!

    без поте́ри в зарпла́те — ücret kaybı olmaksızın

    то́лько без обма́на! — aldatmaca yok ama!

    без вмеша́тельства извне́ — dışarıdan bir müdahale olmaksızın

    он был без пиджака́ — üstünde ceket yoktu

    она́ была́ без созна́ния — kadın baygındı / bayılmıştı

    они́ без труда́ пойму́т э́то — bunu anlamakta güçlük çekmeyecekler

    об э́том нельзя́ говори́ть без гне́ва — insan öfke duymadan bundan söz edemez

    статья́ без по́дписи — imzasız yazı

    о́бщество без бу́дущего — geleceği olmayan bir toplum

    оста́вить что-л. без отве́та — cevapsız bırakmak

    оста́ться без рабо́ты — işsiz kalmak

    встре́тить что-л. без восто́рга — coşku ile karşılamamak

    рабо́тать без удово́льствия — zevk alarak çalışmamak

    переводи́ть без словаря́ — elinde sözlük olmadan çevirmek

    провести́ ночь без сна — geceyi uykusuz geçirmek

    боро́ться за жизнь без эксплуата́ции и угнете́ния — baskı ve sömürüden arınmış bir yaşam için savaşım vermek

    (сейча́с) без пяти́ три — üçe beş var

    приходи́ без че́тверти пять — beşe çeyrek kala gel

    ••

    без сомне́ния — kuşkusuz

    (хотя́ и) не без труда́ — zahmetle de olsa

    я возража́л не без причи́ны — itiraz etmem sebepsiz değildi

    Русско-турецкий словарь > без

См. также в других словарях:

  • vadetmek — e, der, Ar. vaˁd + T. etmek 1) Bir işi yerine getireceğine söz vermek Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk ın, / Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın. M. A. Ersoy 2) nsz Davranışıyla, tutumuyla bir işi yapacağı duygusunu uyandırmak,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ders — is., Ar. ders 1) Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu. S. F. Abasıyanık 2) Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre Dersin bitmesine beş dakika var. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haz — is., zzı, Ar. ḥaẓẓ 1) Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk 2) fel. Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma 3) müz. Ezgi 4) ruh b. Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • keyif — is., yfi, Ar. keyf 1) Vücut esenliği, sağlık Keyfiniz nasıl? 2) Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı Bu keyif ne kadar sürerdi? Tahminime göre beş on dakikadan fazla sürmezdi. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Rahat, huzur, afiyet 4) İstek, heves, zevk Ağır… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tat — 1. is., hlk. Dilsiz 2. is., dı 1) Bazı cisimlerin tat alma organı üstünde bıraktığı duyum Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor. R. H. Karay 2) Tatlılık 3) mec. Hoşa giden durum, lezzet, zevk… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zevkiselim — is., esk., Ar. ẕevḳ + selīm En yüksek zevk Şehrin zevkiselimi mevzubahis olunca bu hususta bir karar vermek hakkı belediye meclisine aittir. H. Taner Birleşik Sözler zevkiselim sahibi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ZÜHD — Dünyaya rağbet etmemek. Nefsâni zevk ve arzudan kendini çekerek ibâdete vermek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»